13 Haziran 2013 Perşembe

SON KALE

Son kalemi de dün verdim,
Unutamadığım tarafıma.
Genç kalem daha genç rüzgarlara,
Yenik düştü.
Artık ne bir Bahadır'ım ,
Kalem için serden geçecek.
Nede bir Cihangir'im.
Hakim olmak için cihana,
Göz kırpmadan canlar vererek,
Yeni kaleler düşleyecek.


Savaşmadan kaybettiğim , savaş sonrası
Düşlerimin esaretindeyken,
Kaybettiğim düşlerimin özgürlüğünü arar oldum.
Sayısız kahkahaların arasında,
Onun gibi gülememenin,
Hüznünü taşır oldum.
Umudunu taşır oldum,
Turan yüzlümüm,
Yok oluşunu seyrederken ...
Kaybetmişliğin öfkesiyle,
Daha da sever oldum.


                               Bahadır Aydın


31 Mayıs 2013 Cuma

DENİZEL


Ne zaman geldin?
Hava soğuk muydu oralarda?
Durgun muydu sular ?
Balıklar yok mu hala?


Yeşil o kadar yeşil,
Mavi o kadar mavi mi?
Yoksa griye mi çalıyor artık gökyüzü ?
Tıpkı gümüş balıkları gibi.


Yağmur çiselerken,
Yer değiştiriyor mu hala,
Ellerinle denizin ısısı.
Yoksa dağlardan esen hava.
Şaşırtıyor mu ellerinin iklimini?

        BAHADIR AYDIN

29 Mayıs 2013 Çarşamba

KURUTUNCA ANLADIM

Suçum görememekti ,
Başımıza gelecekleri.
Suç bendeydi evet!
Her zamanki gibi hemde.
Tüm yükü taşıyamadığım'dandı belkide.
Ezildiğim'dendi veya umutlarımın altında.


İmkanım olsaydı , taşırdım tabi,
Tüm dünyaya yetecek kadar umudu.
Ama hiç gücüm kalmamışken.
Bana kadar bile yokken,
Hangi umudun zekatını verecektim.
Sırf sevap olsun diye .


Suçum yetinememkti biliyorum.
Yetinemedim sulanabilen umutlarla.
Bodur boyutları geçmeseler'de,
Suladıkça, Hatırı sayılır büyüme gösteren,
Bodur umutlarımın varlığıyla ,
Yetinemedim ben.

Oysa gözüm hep ,
Çam ağaçlarının ince uçlarındaydı.

Kurutunca anladım...

                BAHADIR AYDIN


BİR GÜN OLACAK

Çal tüm inandığın masalların
Son jenerik müziklerini.
Ve söyle cesaret edemediğin,
Tüm esaret şarkılarını
Korkma isyandan, korkma,
Savur küfürlerini ,
En edepsiz melodileriyle.

Ucu muhattabına girsin!
Sen muhattap olma acılarla
Çekil kenara,
Bırak geçsin , zor günler konvoyu.
Sen arkadan bak,
O çok uzun ve geniş araca .
Ve o , en önde ayakları mabedine vuran
Sayın muhattaba.

Bırak güle güle gitsin .
Çok özletsin aman gelmesin!
Aramasın,sormasın,düşünmesin.
Aman bırak , senden gittiğini bile hiç bilmesin.

Bırak boşver , sen çek içine
İç anadoludan,
Özlediğin iyot kokusunu, onun yokluğunda.
Bir simit al,
Git otur anıt parka
Birde demli çay söyle kendine.
Sonra sağa sola simit at ufak ufak.
Mis gibi iyot kokusundan çıkarda ,
Gelir diye bir martı.
Sonra bir tane daha belki bir tane daha,
Gelir de güler diye sana ...

                   BAHADIR AYDIN

17 Mayıs 2013 Cuma

KALEM

Yazamıyor kalemim
Benle ilgiliyse sebep
Buz kesiliyor sanki
Elim kolum buz,
Kalbim buz.

Yazamıyor kalemim
Konu bensem!
Sayfalarımı beğenmiyor ne?
Sanki gül bahçesinde ,
Tek dikenler varmış gibi
Sürekli takılıyor bir yerlere.
Ya anlatıyor hayatı
Yada yaşamayı öğretiyor bana,
Ukala ukala.
Veya konusu, sadece bir ,
Çaydanlık oluyor sırf benim inadıma.

Yazamıyor kalemim beni,
Ona en muhtaç olduğum zamanlarda.
Dünyaları sığdırdığım küçücük odam
Ne zaman kan karası kızıla boyansa
Ne zaman benden bile soğuk olsa duvarlar.
Ve ne zaman bana bile yer kalmasa bedenimde,
Yazamıyor kalemim beni sırf benim inadıma.

Oysa artık yetmiyor sadece varlığı
Bir yerlerde olduğunu bilmek...
Her ne kadar beni bir araç olarak da görse ,
Ben ne zaman istesem anlattıklarımı ,
Dinleyeceğini bilmek yetmiyor bana.

çünkü;
Hani,çok korkuyorum dediğinde,
Çıkıp gelir ya sıcacık yatağından
Gelipte yanına korkma oğlum der ya baban
Sana erkek adam olmayı öğretir ya
O anda bile , uyku mahmuru sesiyle,
Erkekçesine...
Veya annen bir gülerde bitirir ya ,
Tüm derdi kederi ,tasayı, hasreti
Bir gülüşü bile yetmişken
birde üstüne sarılır ya sana sımsıkı...
İşte bu yüzden.
Ben ne zaman Onları istesem,

Çıkıp yanıma babam gibi gelemeyişleri,
yetmiyor bana .

Ne zaman o yüzü görmek istesem
Annem gibi gülemeyişleri,
Yetmiyor bana.

               BAHADIR AYDIN



HİS SAYACI



Bir... İki....Üç...Dört...
Yavaşça akıyordu zaman.Beş...Altı...
Zaman aktı ben durdum,zaman aktı ben uyudum,zaman aktı ben hayal kurdum.Yedi...Sekiz...Dokuz...
Zaman aktı ben hayallerimde boğuldum,tüm umutsuzlar gibi sonsuzda yok oldum.On...On bir...On iki...
Akan zamana inat yokluktan tekrar doğdum,güçlendim,güç verdim,yenilmedim.
Zaman aktı ben boğdum,zaman aktı ben zamana ayak uydurdum.On üç...On dört...On beş...
Sonra birden duruldum,zamanla yarıştım yoruldum,dedim ben zaman oldum.
Sonra bir baktım ki ayaklarımın üstünde duramaz olmuşum.On altı..On yedi...
Bir umutsuzlukla boğuştum bir bir tüm yükü ile ezilip tekrar yok oldum.Bir vardım.Bir yoktum.Bir vardım...On sekiz...
Bu sefer yılmadım
Baktım ki hala ayaktayım.


                 BAHADIR AYDIN

5 Mayıs 2013 Pazar

KURT SESSİZLİĞİ

Susuyorum sanma ki
Alışkanlık
Susuyorum sadece
Şu anlık
Taki Yarıpta
Göklerin karanlığını
Çıkıncaya kadar
Kristal dolunay
Kurt sessizliğidir
Susuyorum.

Susuyorum sanma ki
Alışkanlık
Susuyorum bu sadece
Bir anlık.
Taki adımlarım tutuşupta
Eritinceye kadar karanlığı
Susuyorum.

Susuyorum sanma ki
Uzun sürecek
Suskunluğum elbet bitecek.
Sabret!
Bembeyaz kristal dolunay
Işıl ışıl parlarken gökte
Çıkıp Tanrı Dağına
Haykıracağımız günde gelecek

Günlerde gelecek...


                      Bahadır AYDIN